13 Ekim 2006 Cuma

Sayın Ece Temelkuran

Ece Hanım
Büyük bir cesaret göstererek açlık grevleri konusunun içine girdiniz. Ancak Türkiye'de bu konu büyük bir tabu haline geldi.
Herkes, ben dahil, görmedim duymadım, hiç haberim yok diyoruz. Çünkü haberi olup da bir şey yapamamak insanı kahredici bir şey. Açlık grevi yapanlarla asistanlığım sırasında mahkum koğuşlarında sık sık görüştüm, psikolojilerini, kapasitelerini biliyorum.
Bir şey yapılmasını ben pek mümkün görmüyorum.
Burada başını kaldıranın başına balyoz iniyor.
Açlık grevi yapanlar kapalı devre yaşamlar yaşıyorlar. Geçenlerde bir avukatın röportajını okudum Yeni harman'da . Bir avukatın açlık grevine başlaması dikkatleri tekrar bu yöne çekti diyordu. O kadar yanılıyordu ki. Avukat dediğin nedir ki, doktor olsan, kaymakam olsan bile açlık grevine gidiyorsan sıfatlarını unutabilirsin. Hiçkimse seni tanımayacak ve yüzüne bakarken seni görmeyecektir. Medya ilgilenmiyorsa sen yoksun,açlık grevin de yok, ister kebap ye, ister hiçbir şey yeme bir farkı yok, ama avukat bunun ses getirdiğini sanıyor.
Kitabınızı elime aldım kordelaya dokundum, açamadım, yerine bıraktım.
O kordela bende olumsuz duygular uyandırıyor. Kitabın satıldığını sanmıyorum, umarım yanılıyorumdur. Kordelasız olsa belki alırdım.
Bu konuyu yazdıkça siz de farkediyorsunuzdur, kimseden ses çıkmayacaktır (İki uçtakiler dışında), çünkü yazınız okunmayacak, zira bu sabah ben de paragraf başlarına bakıp okumadım, okumayı içim kaldırmıyor.
Böyle konuya girdikten sonra ya Perihan Mağden gibi yazıları yavaş yavaş azaltarak sessizce çekileceksiniz, ya da ısrar ederseniz korkarım işinizi kaybedeceksiniz.
Selamlar

4 Ağustos 2006 Cuma

Sayın Eğitim-Sen

Sayın Eğitim-Sen yetkilileri,
Ben devlet memuru bir doktorum.
Beraber çalıştığımız 500 ytl maaşlı sağlık memurumuz oğlunu kurallara ve sınav sonuçlarına uygun olarak Bornova Çimentaş Lisesine kaydettirmek için gittiğinde kendisinden 250 ytl para istenmiştir.
Ne yapmamızı önerirsiniz?
Saygılarımla

sayın İzulaş

Sayın yetkili,
Bu akşam ailemle beraber Foça'dan dönerken saat 20 sularında 35 CVP 55 plakalı belediye otobüsü 90 km hızla seyretmekte olduğum en sol şeritte arkamdan korku filmi gibi 100 kmnin üzerinde süratle gelerek bir süre tampon tampona giderek ve selektör yaparak beni trafikte taciz etti.
Eğer bu hareketi yeni ehliyet almış bir sürücüye yapsa , korkan sürücünün panikle maazallah ortadaki beton bariyerlere çarpması söz konusu olabilirdi.
Yol verip de süratle geçerken gördüğüm kadarıyla da otobüs boştu.
Profesyonel şöförlerin bu derece psikopatoloji sergilemeleri çok can sıkıcı, ve düşündürücü.
Ben tesadüf eseri denk geldiğim şöför hatalarını bildiriyorum, ancak bunlar bataklığı kurutmak yerine sinekleri öldürmeye benziyor.
Lütfen bir felakete yol açmadan, çalışanlarınızın ruh sağlığını profesyonellerce değerlendirilmesini sağlayın ve özellikle sürücülerinize verdiğinize emin olduğum hizmet içi eğitimlerini daha da arttırın.
saygılarımla
Gandhi


Sayın Gandhi

İlgi : 31.07.2006 tarihli şikayet mailiniz hk.

İlgi dilekçeniz gereği personelimizin ifadesi alınarak Disiplin Kuruluna sevk edilmiştir.
Bilgi edinmenizi rica ederiz.

24 Temmuz 2006 Pazartesi

Sayın Okka Helva

Sayın Yetkili,

19 Temmuz 2006 Cuma akşamı akşamüstü saat 8 sularında Karaburun yolunda 33 RP 525 plakalı OKKA kamyonunuz azrail gibi arkamızdan hızla gelerek ailemle beraber içinde bulunduğumuz arabayı sollamanın yasak olduğu bölgede solladı, karşıdan araba çıkınca bizi sıkıştırdı, ve yolun dışına attı.
Şirketinizin çalıştırdığı elemanların şirketinizin adı yazılı kamyonla başkalarının yuvasını (ve tabi kendi yuvasını ) söndürmemesi için gerekli hassasiyeti göstereceğinizi ,ve gerekli işlemleri yapacağınızı umuyorum.



Gandhi Bey merhabalar

Oncelikle duyarliliginiz icin cok tesekkur ederiz ve personelimiz adina ozur diler size. ve ailenize gecmis olsun dileklerimi iletmek isterim

Personelimize gerekli ihtar yapilmis ve bu durumun tekrari durumunda isine son verilecegi ikazi yapilmistir.

Bir kez daha gecmis olsun dileklerimi sunar iyi gunler dilerlm

Saygilarimla,
Rasim Narin
Genel mudur
RASIM NARIN
BYS DIS TICARET A.S.

7 Temmuz 2006 Cuma

Sayın Güngör Uras

Güngör Bey,
Rahmi Koç'un dünya seyahatinden bahsedip yabancı bandıra meselesini niçin yazmadınız?
Ben daha ilk İstanbul'dan ayrılırkenki törende kıçında B.Britanya(herhalde) bayrağını görünce sitelerine bir mesaj göndererek bu durumu protesto etmiştim.
Vatanperverlikte mangalda kül bırakmayan koskoca Koç holdingin fahri başkanı memleketimizi teknesine bir Türk bayrağı takmadan mı temsil edecek diye.
Teknelere uygulanan vergiler gerçekten haksız, Rahmi Koç çıkıp da açıklasa şu kadar vergiyi haksız bulduğum için Türk bayrağı takmıyorum protesto ediyorum diye, amenna, ama bu düpedüz mazotun, teknenin vergisinden kaçmakll egal vergi kaçakılçılığı, bir de üzerine bunun medyada reklam edilmesi.
Selamlar, sağlıklı günler

gandhi

4 Haziran 2006 Pazar

Sayın Kanal 1

Değerli Kanal 1 yetkilileri,

Basında kanalınızın marka değerini düşürmemek için çakışan maçlardan birinin atv'de yayınlanmayacağını okudum.
Şubat ayında kanalınızı izledim,ümit vaadediyordu. Maçlar sırasında gördüm ki felaket olmuş.

Yenilediğiniz logonuz ancak yerel bir ilçe televizyonu için ilçenin internet kafesinde tasarlanabilecek kalitede.

Maç yayınlarında kurduğunuz kadro, kalitesizliği, avamlığı ilke edindiğinizi gösteriyor. Ümit Aktan'ın argo benzetmeleri, ne yazık ki meslektaşım, Ahmet Bey'in kaba saba tavırları (daha kötü bir seçim olamazdı, aklı başında hiç kimse bu ağzından çıkanı kulağı duymayan, hem de şişman herkesten beyi durup dinlemez) insanı çileden çıkarıyor.
Kanal müdürünüzün röportajını da izledim, daha önce izlediğim kanal idarecilerine hiç benzemiyordu. Onlarda olan konumunu sindirmiş havanın, tevazunun yerine , türkçemizde kifayetsiz muhteris denen tipten bir idareci ile ancak bu kadar olur.
Ha bunu niye yazdım o zaman: Şu maçları yayınlayın izleyelim,hem de atv'nin marka değerinden birşeyler size de bulaşır .
Ayrıca bu maç yayınları için ödenen para Aria-Aycel'den beri gördüğüm en beceriksiz yatırım. Çalışanlarınıza uzun vadeli takside girmemelerini tavsiye ederim.
Saygılarımla

17 Mart 2006 Cuma

Sayın Bonus ve Migros


Sayın Migros ve Bonus kart yetkilileri,
14 Mart günü 60 ytlyi aşan alışverişinize %20 bonus hediye kampanyanızdan yararlanmak için 65 ytl lik alışveriş yaptım. Ertesi gün hesabıma 1 ytl lik bonus eklendiğini görünce hem size hem Bonus karta birer maille sebebini sordum. Siz herhangi bir yanıt vermeye tenezzül etmediniz,ancak Bonus yetkililerinden aldığım bilgi,ye göre kampanyanız 60 ytlnin üzerindeki miktarın %20 si iade şeklinde imiş. Reklamınızda kullanılan muğlak ifade , benim anladığım şekilde anlamaya engel oluşturmuyor.,aksine rasgele bir örnekleme ile sorulsa 100 kişiden 99'u benim anladığımı anlar. Sizin de bunu kasıtlı olarak böyle anlaşılmaz bıraktığınız açık.
Şimdi, ben her ay market alışverişine 300-500 YTL harcayan namusuyla para kazanan bir çalışanım. Siz ve ortağınız Bonus kart beni bu şekilde ancak bir kere soyabilirsiniz, bir daha da mağazanızdan içeri sokamazsınız. Bu kılıfına uydurulmuş dolandırıcılıktan başka birşey değildir.
Benim namusssuz tüccarlarla alışverişim olmaz.
Bu maili ciddiye alacağınızı da sanmıyorum,alacak insan baştan böyle bir aldatmacaya gönül indirmez. Bu nedenle aynı maili güvendiğim basın mensuplarına da gönderiyorum ki halkı uyarsınlar,benim gibi ücretliler Migros'un şişirilmiş fiyatları ile alışveriş yapmasın.

gandhi